Türkiye’den Jameel Ödülü’ne Aday Olmuş Beş Sanatçı

01 Temmuz 2016

xZaman, mekân fark etmeksizin üreteni buluyor; üretileni sunarak başkalarına ilham vermesini arzuluyoruz.” diye açıklayan N’olmuş ekibi, Pera Müzesi Blog için hazırladıkları bu yazılarında 4. Jameel Ödülü sergisinden yola çıkarak, Türkiye’den Jameel Ödülü’ne aday olmuş beş sanatçıyı ele alıyor!

İslami sanat; tarihte başlayıp bitmiş, silinmiş, “modası geçmiş” bir şey midir? İlk bakışta öyle gibi görünse de biraz daha dikkatli bakmak bizlere bir silinişin değil dönüşümün hikayesini anlatıyor. Çünkü, bugün İslami gelenekler hâlâ çağdaş sanatı besleyen unsurlardan biri olarak varlığını sürdürüyor. Geçmişle bugünün, doğuyla batının etkileşimini canlı tutan bu durum 2009’dan beri uluslararası bir organizasyonun temel meselesi. İngiltere’deki Victoria ve Albert Müzesi’nin Art Jameel ile birlikte hayata geçirdiği, Jameel Ödülü, esinini İslam geleneğinden alan çağdaş sanatı ve tasarımı teşvik etmeyi amaçlıyor.

Coğrafyası ve kültürüyle İslam geleneğini modern sanat işlerine yansıtan sanatçılar arasında Türkiye’den isimler de bulunuyor. Mimari ögeleri modaya başarıyla uyarlayan Ayşe Ege ve Ece Ege; “Kişisel olan politiktir” söyleminden hareketle kendi yaşadıklarını ve çevresinde olan biteni çeşitli video, enstalasyon çalışmalarına konu eden CANAN; Tasarımı, mimariyi ve sesi bir araya getirerek Türkiye siyaseti hakkında anlatılarını sürdüren Cevdet Erek; El yapımı yüzüklerine İstanbul’un dev tarihi mekânlarını yerleştirmeyi başaran ünlü tasarımcı Sevan Bıçakçı… Farklı yıllarda Jameel Ödülü’ne aday gösterilmiş bu 5 sanatçıyı biraz daha yakından tanımak ister misiniz?

CANAN

CANAN

“Kadın sanatçı” yerine “feminist sanatçı” tanımını tercih eden CANAN, soyadını kullanmıyor. Çünkü kullansa bu soyadı ya babasının olacak ya da eski kocasının. Ya da belki her ikisinin birden…

1970 yılında İstanbul’da doğan CANAN, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirdi. Doğulu bir feminist kadın olarak sanat tarihine dair sorgulamaları bu dönemde başladı. Ardından üretiminin ardı arkası kesilmedi. Bir sanatsal malzeme olarak kendi bedenini işlerinde sıkça kullandı. Bu sebeple sayısız eleştiriye maruz kalırken CANAN üretimin kendisine, üretilenle izleyicinin ilişkisine odaklandı.

Jameel Ödülü Jameel Ödülü

İbretnüma, 2009

Video, fotoğraf, resim, enstalasyon gibi farklı araçlarla üretimini sürdüren sanatçı, çalışmalarında çoğunlukla kurgudan uzakta durup yakınındaki hikâyelerden ve kendi yaşadıklarından beslendi. Bir modern masala benzeyen İbretnüma isimli video çalışmasında ise Güneydoğu’dan göç eden bir ailenin toplumsal ve özel yaşantılarına değindi.

İbretnüma’da minyatür gibi oldukça eski ve İslami geleneğin de parçası olan bir teknik kullandı. Sanatçı aynı tekniği, Osmanlı minyatürünün görsel dilini, 2010 yılında ürettiği “1 Mayıs” çalışmasında, 2014 yılında “İstiklal Caddesi- Direniş” ve “Boğaz Köprüsü” çalışmalarında da kullandı. Güncel, politik ve toplumsal dertleri geleneksel bir dille fakat kendi sesiyle ifade etti. Sanatçı 4. Jameel Ödülü sergisinde “İstiklal Caddesi- Direniş” ve “Boğaz Köprüsü” eserleriyle yer alıyor.

Jameel Ödülü

İstiklal Caddesi’nde Direniş, 2014, Kâğıt üzerine mürekkep, boyama ve altın varak, Sanatçının ve Rampa Galeri’nin izniyle, Fotoğraf: André Carvalho ve Tuğba Karatop - Chroma

Cevdet Erek

Jameel Ödülü

Tasarımı, mimariyi ve sesi bir araya getirerek Türkiye siyaseti hakkında çok şey anlattı ve anlatmaya devam ediyor Cevdet Erek. Mimar Sinan Üniversitesi’nden bir mimar olarak mezun olan sanatçı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Ses Mühendisliği ve Tasarımı eğitimi aldı. Nekropsi isimli grupta davulun başındaydı.

Çoğunlukla doğduğu yerde, İstanbul’da çalışmalarını sürdüren sanatçı ürettiği işlere matematiği, mimariyi, müziği bir şekilde dahil ederek performans, video ve enstalasyonlarıyla derdini izleyene-dinleyene ulaştırmaya devam ediyor.

Soundcloud profili için tıklayınız.

2017 Venedik Bienali’nde de Türkiye’yi temsil edecek sanatçı Cevdet Erek’in “Cetveller ve Ritim” serisi bu yıl 4. Jameel Ödülü’ne aday gösterildi. Çalışmada sanatçı geleneksel ölçü aracını zamanı temsil eden bir enstrümana çeviriyor. Ezan vakitlerini yansıttığı cetvelde gece gündüz döngüsü değişen siyah-beyaz dokularla yansıtılıyor. Yine bir başka cetvelde 1928 yılındaki Harf Devrimi öncesi yıllar Arapça rakamlarla sonrası ise Latince rakamlarla yazılıyor. Aynı zamanda bu dönemde İslami takvimden Gregoryan takvime geçiş bu çalışmada ifade ediliyor.

Jameel Ödülü

Gündüz Gece Cetveli (Başlangıç: 14 Eylül), 2011, Ahşap, mürekkep, pleksiglas, Sanatçının ve AKINCI Galeri’nin izniyle, Fotoğraf: Peter Cox

Sevan Bıçakçı

Sevan Bıçakçı

1972’de İstanbul’da Ermeni bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Sevan Bıçakçı, kuyumcu Hovsep Çatak’ın yanında çırak olarak çalışmaya başladığında henüz 12 yaşındaydı. Kuyumcuda çalışan 12 yaşındaki o çocuk şimdi ünü tüm dünyaya yayılmış bir takı tasarımcısı. İslami gelenekten esinlenerek işlediği el yapımı yüzüklerinde Bıçakçı, İstanbul’un dev tarihi mekânlarını parmaklarınızın üzerine yerleştirebilmeyi başarıyor.

Sevan Bıçakçı

Tasarımlarında boyama, oyma, kaligrafi, mikro mozaik gibi farklı teknikleri bir araya getiren Bıçakçı, olağanüstü bir sanatçı olduğunu her tasarımında bir kez daha gösteriyor. Tekniğinin kusursuzluğu bir yana sanatçının her bir tasarımı adeta kendine has bir ruha sahip.

2009’da ilk Jameel Ödülü’nde finale kalan Sevan Bıçakçı’nın Saray Burnu (Seraglio Point) ve Umut Kapısı (The Gate of Hope) isimli eserleri, modern sanat anlayışını İslami geleneklerle ve bu geleneklere şahit olan tarihi yapılarla harmanlıyor. Saray Burnu adlı yüzük hem Ayasofya’yı hem de Topkapı Sarayı’nın surlarını üzerinde taşıyor.

Dice Kayek

Dice Kayek

Dice Kayek ismiyle tanınan Ayşe ve Ece Ege kardeşler ilk koleksiyonlarını 1994’te Paris’te görücüye çıkardı. O günden itibaren dünya çapında ünlü mağaza zincirlerinin dikkatini çekmeye başladılar. 2003 yılında Bobigny Tiyatrosu’nda Gertrude Stein eserlerinden birine kostüm hazırladılar ve o yıl Fransa’da moda alanında Femmes en Or (Altın Kadın) ödülünü kazandılar.

Dice Kayek

Istanbul Contrast

3. Jameel Ödülü’nde, “Istanbul Contrast” adlı çalışma Dice Kayek’e birinciliği getirdi. İstanbul’un mimari ve sanatsal mirasını yansıtan bu kıyafet koleksiyonu İslami gelenekten beslenen bir modern tasarım anlayışının ilham verici bir örneğiydi. Mimari ögeleri modaya başarıyla uyarlayan Dice Kayek, geçmişe aitmiş gibi görünen İslami ögelerin günümüz sanatını nasıl şekillendirebildiğini gözler önüne seriyor.

İlhamını İslam geleneğinden alan bu sanatçıları ve dünyanın farklı yerlerinden daha pek çok ismi 2009’dan beri bir araya getirmeyi başaran Jameel Ödülü’nün bu yıl dördüncüsü düzenlendi. Organizasyonda ödüller, 2009 yılından beri ilk kez İngiltere dışında; İstanbul’da, Pera Müzesi’nde verildi. Yarışmada finale kalan David Chalmers Alesworth, Rasheed Araeen, Lara Assouad, CANAN, Cevdet Erek, Sahand Hesamiyan, Lucia Koch, Shahpour Pouyan, Wael Shawky, Bahia Shehab ve birinci seçilen Ghulam Mohammad’ın işlerinin yer aldığı 4. Jameel Ödülü sergisi 8 Haziran - 14 Ağustos 2016 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde gerçekleşti.

Kitsch ve Kitle Kültürü <br>  Umberto Eco

Kitsch ve Kitle Kültürü
Umberto Eco

Doğrudan bir etkiyi amaçlayan bir iletişim olarak Kitsch'in tanımı, kuşkusuz, onu kitle kültürü ile özdeşleştirmeye ve avantgarde'ın öne sürmüş olduğu "yüksek" kültürler diyalektik bir karşıtlık içine koymaya yardımcı olmuştur. 

Birbirini anlamak mümkün mü? <br>  Berlinde De Bruyckere

Birbirini anlamak mümkün mü?
Berlinde De Bruyckere

İki insan figüründen oluşan heykelde, figürler sanki aralarında fısıldaşıyormuş gibi, birbirine dolanmış ya da iyice eğilmiş halde, başlarından aşağı sarkan çiçek desenli bir battaniyenin altında dikilmektedir. 

Venedik Ressamı

Venedik Ressamı

Pera Müzesi 10 Kasım 2016 – 29 Ocak 2017 tarihleri arasında 19. yüzyılın en özgün manzara ressamlarından Fransız sanatçı Félix Ziem’i ağırlıyor. 

OSZAR »