Andrey Tarkovski
Mühürlenmiş Zaman

16 - 31 Aralık 2016

“Sanat nedir? (…) İlan-ı aşk etmek gibidir: birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuza dair bir bilinç. Bir itiraf. Bilinç dışı olsa da yaşamın gerçek anlamını yansıtan bir edim –aşk ve fedakarlık.”
A. Tarkovski

Pera Film, ölümünün 30. yıldönümünde Andrey Tarkovski'yi (1922-1986) derin, şiirsel ve son derece kişisel filmleri ile anıyor. Tarkovski ödül kazanan kısa filmi Silindir ve Keman’ın (1960) ardından ilk uzun filmi İvan’ın Çocukluğu’nu (1962) çekti. İkinci Dünya Savaşı sırasında partizanlarla birlikte casusluk yapan bir çocuğun hikayesini anlatan film, Venedik Film Festivali’nde büyük ödül kazanmıştı. Bunun ardından Tarkovski, epik ve alegorik bir film olan Andrey Rublev’i (1966) çekti. Yapımı üç yıl süren filmde 15. yüzyılda yaşayan bir ikona ressamının yaşamı, topluma, Tanrı’ya ve sanata olan inancını yitirişi ve sonunda, filmin bitimindeki ünlü çan yapımı sahnesinde ruhunun yeniden canlanışı anlatılır. Çağdaş Sovyet sanatçısının çilesine göndermeler yaptığı için yıllarca raftan inemeyen film, 1969’da Batı’da gösterime girdi ve büyük beğeni topladı. Tarkovski’nin çoğu filmi gibi burada da ağır ilerleyen, zengin dokulu bir tuval ve duygusal bir doruk noktası vardı. Tarkovski’nin sonraki filmleri ise genellikle başka dünyaları anlatıyordu: Solaris’te (1972) bir uzay gezgininin fantezileri gerçeğe dönüşüyordu; İz Sürücü (1979) gizemli ve yasak bir çorak “bölge”de geçiyordu; Kurban (1986) nükleer kıyametten birkaç saat öncesini konu ediniyordu. Kişisel ve çok katmanlı bir görsel şiirselliği olan Ayna (1976), sanatçının Sovyetler Birliği’nde İkinci Dünya Savaşı sırasındaki gençliğine dönüyordu. Tarkovsky’nin gerçek hayattaki annesi, filmde sanatçının annesini oynuyordu, babası ünlü şair Arseniy Tarkovski’yse kendi şiirlerini seslendiriyordu. Tarkovski 1980’lerin başında SSCB’nin dışında çalışmaya başladı, 1983’te İtalya’da Nostaji’yi yaptı. Ardından Ingmar Bergman’ın yapım ekibinden oyuncu Erland Josephson ve görüntü yönetmeni Sven Nykvist gibi önemli kişilerle İsveç’te Kurban’ı (1986) çekti. Bu filmde Josephson, ancak büyük bir kişisel fedakarlık sayesinde dünyayı yok olmaktan kurtaran ünlü ve emekli bir sanatçı/entelektüeli oynuyordu. Zengin bir görselliğe sahip ve son derece ağır tempolu bu film Tarkovski’nin, en önemli odak noktasının bir özetiydi: “kültürümüzde ruhsal varoluşa yer olmaması.” Kurban Cannes’da Özel Jüri Ödülü aldığı yıl Tarkovski de 54 yaşında Paris’te akciğer kanserinden öldü.

 

iş birliğiyle

16 Aralık

20.00 Solaris

17 Aralık

14.00 İvan’ın Çocukluğu

16.00 İz Sürücü

18 Aralık

13.00 Solaris

17.00 İz Sürücü

22 Aralık

19.00 Andrey Rublev

23 Aralık

19.00 Ayna

21.00 Nostalji

24 Aralık

13.00 Andrey Rublev

17.00 Kurban

27 Aralık

19.00 Kurban

29 Aralık

19.00 Zamanda Yolculuk

Andrey Arseneviç’in Yaşamında Bir Gün

30 Aralık

19.00 İvan’ın Çocukluğu

21.00 Nostalji

31 Aralık

14.00 Zamanda Yolculuk

Andrey Arseneviç’in Yaşamında Bir Gün

17.00 Ayna

İvan’ın Çocukluğu

İvan’ın Çocukluğu

Andrey Rublev

Andrey Rublev

Solaris

Solaris

Ayna

Ayna

İz Sürücü

İz Sürücü

Nostalji

Nostalji

Zamanda Yolculuk

Zamanda Yolculuk

Kurban

Kurban

Andrey Arseneviç’in Yaşamında Bir Gün

Andrey Arseneviç’in Yaşamında Bir Gün

Andrey Tarkovski
Mühürlenmiş Zaman

Pera Film, ölümünün 30. yıldönümünde Andrey Tarkovski'yi (1922-1986) derin, şiirsel ve son derece kişisel filmleri ile anıyor.

Tarkovsky: Zamanın İzleri

Tarkovsky: Zamanın İzleri

"Tarkovsky’nin ilk filmlerini keşfetmem, tam bir mucizeydi. Kendimi daha önceden hiç anahtarlarına ulaşamadığım bir kapının önünde buldum. Her zaman açıp ötesine geçmek istediğim bir kapı… Sonunda biri, nasıl söyleyeceğimi bilemediğim şeyleri ifade etmişti. Benim için Tarkovsky en büyük film yapımcısıdır.” 

Kimliğin Parçaları

Kimliğin Parçaları

1972 yılında Bosna-Hersek’teki ilk Güzel Sanatlar Akademisi olarak kurulan Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi kuruluşundan bu yana Saraybosna çağdaş sanatının en önemli temsilcilerinden biri oldu. 

Gece Yarısı Korku Hikâyeleri: Polen, Fotosentez & Rock’n Roll <br> Murat Başekim

Gece Yarısı Korku Hikâyeleri: Polen, Fotosentez & Rock’n Roll
Murat Başekim

Loş gecede çağırıyor. Beni. Beni istiyor. İşitiyorum fısıltısını. Parfümünü.Tatlı tükürüğünü. Siluet sallanıyor. Çağırıyor. Ona gitmeliyim.O kadar uzakta değil. İşitiyorum. Aşk bu. Eminim.

 

OSZAR »